1. Hiçbir şiire okul ödevi gibi not
verilemez, bir şiirin okur karşısında değeri bugün on üzerinden dokuzsa yarın
beş olabilir. Çünkü —-.
Bu cümlenin sonuna düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) sıradan okurun şiirin nasıl değerlendirileceği
ile ilgili ciddi bir birikimi yoktur
B) şiir, insan ruhuna en yakın yazınsal
türdür
C) insan o anki ruh hâline göre şiire
değişik anlamlar, değerler yükleyebilir
D) dilin değişim içinde olması zamanla
şiirin yeni anlam bağları kurmasını sağlar
2. (I) Alışkanlığım olmadığı hâlde
sanatçının son kitabındaki kısa öyküleri uzun aralar vererek okudum. (II)
Birbirlerinin içine karışsınlar istemedim. (III) Hepsi ayrı bir lezzete sahip
öyküleri böyle okumakla doğru bir iş yaptığımı sanıyorum. (IV) Kitabı okuyunca
kısa öykü yazmak kadar okumanın da zor olduğunu anlıyorsunuz. (V) Her yazınsal
türün zorluğu vardır, kısa öyküde ise bu daha fazladır. (VI) Ancak okuduğum
öyküler ilk paragraftan son paragrafa kadar okuyucunun ilgisini çekmeyi
başarıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden
hangisi kendinden önceki cümlenin gerekçesi durumundadır?
A) II. B) III. C)
IV. D) V. E) VI.
3. Ne yazık ki sözlük okuma
alışkanlığımız yok (I). Diyeceksiniz ki sözlük okumak da nereden çıktı, sözlüğe
bakılır ancak (II). Hayır efendim (III)! Sözlükler bakılmak için değil (IV),
okunmak içindir. Düşünen, dilinin bilincine varmak isteyen her bireyin en temel
okuma kaynaklarından biridir anadilinin birikimini yansıtan sözlükler (V)…
Bu parçada numaralanmış noktalama
işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C)
III. D) IV. E) V.
4. İnsan kimi zaman hiç (I)istemese
de başkalarıyla tartışmak zorunda kalır. Böyle bir durumda (II)yüzdeyüz haklı
bile olsanız (III)karşınızdakileri kesinlikle kırmamaya
çalışın. Çünkü (IV)bir süre sonra sorun ortadan kalkar ama
birbirinize söylediğiniz sözler unutulmaz. İşte o zaman pişmanlık (V)çepeçevre sarar
sizi.
Bu parçada numaralanmış sözlerden
hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C)
III. D) IV. E) V.
5. Mizah duygusunun hayatın tüm
alanlarında olduğu gibi, sanatta da çok önemli ve vazgeçilmez bir yeri olduğuna
inanırım. Gerçi doğrudan mizah üzerine kurulu olan sanat dalı karikatürdür.
Yani mizahın mizah için yapıldığı durumlarda sanatsal olarak kalabilen bir
türdür karikatür. Ama diğer sanat dallarında da edebiyatta, resimde, tiyatroda,
sinemada hatta müzikte mizah öğesiyle karşılaşmaktayız kuşkusuz. Ne var ki bu
alanlarda mizah, mizah için yapılmaz; onun gücünden ve etkisinden
yararlanılarak başka amaçlara ulaşılır.
Bu parçanın bütününde anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mizah, ancak karikatürde sanat düzeyine
ulaşır.
B) Sanatta mizah, anlatılmak isteneni
vermek için başvurulan öğelerden biridir.
C) Yazınsal yapıtlarda mizahın dozunun
kaçırılması yapıtın ciddiyetine zarar verir.
D) Bütün yazınsal yapıtlarda az ya da çok,
güldürü öğelerine yer verilir.
E) Karikatür, mizahi yönü daha ağır basan
bir sanat olduğu için çok sevilir.
6. Ondan önce öykü yalnızca öteden beri
bilinen biçimlerde yazılıyor, bilinenden başka daha hangi biçimler alabileceği
konusunda adamakıllı düşünülmüyordu. Öykücülüğümüzdeki ilk büyük değişimi
gerçekleştiren sanatçının öykülerinin asıl kaynağı, onun bir başına var olma ve
yaşadığı hayatı herkesten bambaşka biçimde görme biçimiydi. Fransız edebiyatını
tanıyordu, gerçeküstücülükten etkilendiği kuşkusuzdu. Ama onlardan aldıklarını
kendi hamuru içinde eritmişti, içten, coşkunlukla gelen insan sevgisi, öykü
dilini de kendiliğinden şiir diline yaklaştırdı, ilk kitaplarındaki öykü
anlayışını kararlı biçimde değiştirip yenilemişti.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Yaşama özgün bakışının öykülerinin
temeli olduğu
B) Geleneksel öykü anlayışının dışına
çıktığı
C) Yalın bir dille öykülerini oluşturduğu
D) Şairane bir üslupla öykü yazdığı
E) Yazma tarzında zamanla farklılaşmaya
gittiği
7. Ağaçların çoğu kesilmiş; eski, güzel
evler kötü yapılmış apartmanlara dönüşmüş. Sokaklar çamur gibi asfaltla
sıvanmış, yer yer çatlamış, kırılmış. Göze çok kötü görünen bir yer olmuş bu
kıyı kasabası. Beni asıl şaşırtansa şu oldu: O geçmiş yıllardan, o köşe
başındaki büyük evden, bahçe duvarlarından taşan sümbüllerden, ortancalardan,
leylaklardan, sokağın iki yanında hışıl hışıl dalgalanan ağaçlardan hiçbir iz
kalmamış. O mahallede yaşayanlardan, komşulardan, simitçilerden, sebzecilerden
de… O eski mahalle, sanki bir film seyrediyormuşum gibi, çarşının içindeki bıçkın
balıkçıları, yoğurtçuları, düğünleri, dedikoduları kısaca her şeyiyle canlandı
gözümün önünde.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden
hangisi yoktur?
A) Çoğullaştırmalara yer verme
B) Nitelendirmelere başvurma
C) Bitmemiş cümleye yer verme
D) Kişileştirmeden yararlanma
E) Betimlemeden yararlanma
8. Bu yayınevinin; sade kapağı, sayfa
kalitesi ve kokusuyla, yazı boyutu ve puntosuyla kutsal bir kitapmış hissi
veren, özenle seçilmiş yayınları gerçek okurun hemen ilgisini çekti. Kurulduğu
günden bu güne otuza yakın kitapla okurun karşısına çıkan yayınevi, belli bir
edebî hazza ulaşmış okura hitap ediyor: Önüne gelen her kitabı basmayarak,
büyük satış rakamlarına ulaşmak için çok satılanlardan olma adımlarını
uygulayan yazarlara yer vermeyerek, tutarlı olarak, bir kitabın niye
basıldığını editörün dilinden arka kapakta aktarıp okurla doğrudan ilişki
kurarak yapıyor bunu. Okuruna güveniyor da diyebiliriz bu yayınevi için, ona
saygı duyuyor, kitaba ayırdığı zamana hürmet ediyor.
Bu parçada sözü edilen yayıneviyle ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Beğeni düzeyi yüksek okura seslendiği
B) Basacağı kitapları seçerek belirlediği
C) Geniş kitlelere ulaşmayı başardığı
D) Okuyucularını ciddiye aldığı
E) Görsel yönden nitelikli kitaplar
yayımladığı
9. Çocuklar için kitap kapakları ve
içleri resimlerken, onlara resmi sevdirmeyi ve güzellik duygusunu beslemeyi
amaçlayan sanatçının son çalışması, Nasreddin Hoca ile ilgili. Bu kitap
serisinin en önemli özelliği, metinlerin de tamamen çizere ait olması.
Nasreddin Hoca'nın keskin zekâsını gösteren, herkesin dilindeki fıkraları seçen
sanatçı; bu metinleri renkli, âdeta canlı figürlerle süslemiş. Hoca'nın her
sayfada başka kostümlerle, başka renklerde ve başka başka yüz ifadeleri takınmış
hâlde resmedilmesi monotonluğu engelliyor. Sanatçı kullandığı suluboya
tekniğiyle okuyucuda sayfalar arasında geziniyor hissi uyandırıyor.
Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Fıkra metinlerinin eklemelerle
zenginleştirildiği
B) Resimlerin yaşıyor hissi uyandırdığı
C) En çok bilinen fıkraların seçildiği
D) Resimlerin, baştan sona ilgiyi canlı
tuttuğu
E) Çocukların estetik algılarının
geliştirilmesinin amaçlandığı
10. Edebiyatla toplum arasındaki
ilişkinin çok daha yakın, edebî eserlerin hayatın akışına müdahale etme gücüne
çok daha fazla sahip olduğu yıllar… İşte o yıllarda duymuştum bu yazarın adını.
Dünya görüşü bütün yaşamını derinden etkilemişti. Tüm ömrü edebiyatla ve daha
iyi bir dünya umuduyla kitaplar yazarak geçti. Çok kısa özeti bile çok yoğun
bir yaşamı olduğunu gösteriyor onun. Buna rağmen hiçbir romanı otobiyografik
değildir. Çağının tarihini, duyduklarını, tanıklıklarını dünya görüşünün
merceğinde netleştirip yazan sanatçı, izlenimlerini sanatsal açıdan tutarlı ve
kalıcı biçimlemelerle sergilemeyi bilmiştir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisinedeğinilmemiştir?
A) Yaşadığı dönemi romanlarına aktardığına
B) Düşündüğü gibi yaşamaya çalıştığına
C) Yapıtlarında kendi yaşamına yer
vermediğine
D) Dolu dolu bir yaşamı olduğuna
E) Sadece roman türünde yapıt verdiğine
11. Roman ya da hikâye okurları tesadüfî
bir okur değildir. Yani okuduğu türle bağı olan, roman-hikâye okumaya kendi
okuma eylemlerinin içinde özel bir yer ayırmış olan okurdur. Bu okur, türün
dünyadaki ve ülkemizdeki belli başlı yazarlarını tanıyan seçici okurdur. Bu
durumda yazar, okura göre yazmayacaktır. Özgür davranacak, sadece kendi
romanını, hikâyesini yazacaktır ve okur onu seçecek, bulacaktır. Okuduğu türün
sahicisini, hasını sahtesinden ayırt edebilme yeteneğini kazanmış bir okurdur
onu takip edenler ne de olsa.
Bu parçada anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) İyi bir roman ve hikâye okuru olmak
için belli başlı kitapların okunması gerekmektedir.
B) İyi bir okur roman ya da hikâyeleri
değil, kendine yakın hissettiği yazarları seçer.
C) Nitelikli okur, bir romanın ya da
hikâyenin değerini hemen anlayacak yeterli bir donanıma sahiptir.
D) Başarılı bir roman ya da hikâye yazarı,
kısa zamanda kendi okur kitlesini oluşturacaktır.
E) Roman ve hikâye okurunun nitelikli
olması, yazara yapıtlarını istediği gibi oluşturma olanağı verir.
12. Etkili konuşmanın temelinde her
şeyden önce samimiyet vardır. Samimi olan her söz, insan yüreğinden gelir ve
başkasının yüreğine akar. Başkalarını etkileyeceğim diye bilgiçlik taslayanlar,
anlaşılmaz bir dil kullananlar ve karşısındakini muhatap kabul etmezmişçesine
davrananlar kendilerini kandırırlar. Bir de duru ve akıcı konuşanları düşünün.
Onlar dinleyenlere karşı öyle hassas, öyle naziktirler ki bir anda
karşıdakileri kendilerine bağlarlar. Ses tonlarını konuya göre ayarladıkları
için dinleyici hiç sıkılmaz. Konuşmalarını örneklerle, fıkralarla, anılarla
renklendirmeyi iyi bilirler.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi
etkili konuşan insanların özelliklerinden birideğildir?
A) Dinleyicinin beklentisine göre konuyu
değiştirme
B) İncelikli davranışları sayesinde
dinleyicilerle sıcak bağlar kurma
C) Çeşitli anlatılarla sözlerini süsleme
D) Sesini alçaltıp yükselterek
dinleyenlerin ilgisini canlı tutma
E) Açık bir anlatımla sadece bildiklerini
anlatma
13. Elbette çağlar değişiyor, bunu kimse
yadsıyamaz. Ancak çağların değişmesi insanın da bütün yönleriyle değiştiği anlamına
gelmez. —- Değişen, insanın dış dünyasıdır, daha doğrusu yaşama biçimidir.
İnsanı kuşatan nesneler evrenidir, kullandığı eşyalar, araç gereçlerdir.
Barındığı evlerdir, giyimi kuşamıdır. İlk insanlar gibi biz de seviyoruz, mutlu
oluyoruz, üzülüyor ya da nefret ediyoruz yani değişen bir şey yok.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin
akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Çünkü insan, içinde bulunduğu
koşulların değişmesinden pek hoşlanmaz.
B) İnsanın duyguları, düşünceleri içinde bulunulan
zaman ve yere göre değişiklikler gösterir.
C) İnsan hayatında değişim yavaş yavaş
gerçekleşir.
D) Çünkü her değişimin olumlu olduğu
söylenemez.
E) İnsan özde değişmiyor, insanı insan
kılan temel özellikler varlığını koruyor.
14. Yaşam öyküleri yazarlar için
tuzaklarla doludur. Bir bakıma yazarın çok iyi bildiği yaşanmış malzemeye
istediği gibi hükmedebilecek olmasının bir kolaylık sağladığı düşünülebilir.
Özellikle genç yazarlar için bunun yararlı olduğu söylenebilir. Ama öte yandan
bunun tam tersi de olabilir. Yani o malzeme, olanca yaşanmışlık yükü öznel ve
duygusal ağırlığıyla yazarın üzerine abanıp onu ezebilir, metni boğabilir. Yine
insanın zaaflarının, öfke, pişmanlık, suçluluk, başarısızlık duygularının, kin
ve nefretlerinin taşınamayıp yaldızlanarak süslenmesi, iki yüzlülük ile
birlikte verilmesi tuzakların bir başkasıdır.
Bu parçada anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kendi yaşadıklarından yola çıkan
yazarların başarısız olması doğaldır.
B) Genç yazarların kendi yaşamlarından söz
etmesi yadırganmamalıdır.
C) Çok renkli bir yaşama sahip yazarların
yaşam öyküleri daha çok ilgi çeker.
D) Yazar, yaşananları yapıta aktarmanın
rahatlığı yanında riskleri olduğunu da bilmelidir.
E) Kendi yaşamından yararlanmadan yapıt
ortaya koyan bir tane bile yazar gösterilemez.
15. Endonezya'da bir hamamdaymış hissi
veren sıcak havanın altında sıcak yağmurlarla karşılaştığımızda bu gezinin uzun
bir yolculuğa değdiğine ikna olmuştum bile. 250 milyon nüfuslu, on yedi bin
adadan oluşan bir adalar cenneti olan bu ülkede farklı olan sadece hava değildi
elbette. Etrafa yayılan dev palmiye ve meyve ağaçları, başkent Jakarta'nın
yüzlerce motosikletliyle dolu kalabalık trafiği, bu trafiğin arasında eskiyi
hatırlatan üç tekerlekli renk renk "baja"ları, garip meyveleri ve
daha sonra öğreneceğimiz pek çok şey… Bu dev ülkenin adalarının çokluğu kadar
çok sayıda kültürü de var. Yoksa bu kadar yolu kat etmenin bir anlamı olmazdı.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Değişik yapılı cümlelere yer
verilmiştir.
B) İzlenimler belirtilmiştir.
C) Karşıtlığı çağrıştıran sözler
kullanılmıştır.
D) Benzetme yapılmıştır.
E) Sayısal verilerden yararlanılmıştır.
16. (I) Yazarların mahlas
kullanmalarının tüm edebiyatseverlerin epeyce ilgisini çektiğini tahmin
etmekteyim. (II) Mahlas kullanan kimi yazarlar bu gizemli yola başvurarak
aslında hem kendi yazar kimliklerini bir yana bırakır hem de emek verdikleri
yapıtlara olmayan isimler (karakterler) katarak bu ilginin çoğalmasını sağlarlar.
(III) Tabii ki takma isimle yazma eylemi, bu fantastik çabanın dışında
zorunluluktan kaynaklanan nedenlerle de ortaya çıkabilir. (IV) Nitekim tarih
boyunca birçok yazar ya Aziz Nesin gibi siyasal ya da Peyami Safa gibi ekonomik
nedenlerle takma isim kullanmak zorunda kalmıştır. (V) istemli ya da istemsiz
takma ad kullanan yazarın gerçek kimliği ortaya çıktığında bu ilgi doruğa çıkar
ve kitabın içeriği ne olursa olsun çeşitli tartışmalara yol açar.
Mahlasa ilişkin bu parçadaki numaralanmış
cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, öznel bir düşünce dile
getirilmiştir.
B) II. cümlede, ne amaçlandığı
anlatılmıştır.
C) III. cümlede, mahlas kullanımının istek
dışı gelişebileceği de vurgulanmıştır.
D) IV. cümlede, III. cümlede belirtilen
düşünceye örnek verilmiştir.
E) V. cümlede, gerçek kimliği öğrenilen
yazarın yapıtına ilginin azalacağı belirtilmiştir.
17. (I) Türkiye'de çocuk edebiyatı
çeviri örneklerle serpilip gelişti desek yanlış olmaz. (II) Bugün de böyledir
bu ve biliriz ki çeviri edebiyatta, yazarla değil, onun "sesini" var
eden çevirmenin seçimleriyle ve editörün kararlarıyla önümüze gelir metin.
(III) Bu seçimler ve kararlar, az ya da çok ama mutlaka, yazara ihanet etmeyi
kaçınılmaz kılmış; "uyarlama" ile "metne tam bağlılık"
arasında bir dizi seçime dayanmıştır. (IV) Kolay gibi görünse de aslında çocuk
edebiyatında çeviri çok daha çetin ceviz iştir çünkü çocuğa, gence göreliğe de
dikkat etmelidir çevirmen. (V) Hatta bu nedenle sadece çocuk kitapları üzerine
kendini geliştirecek çevirmenler yetiştirilmelidir.
Çocuk edebiyatına ilişkin bu parçadaki
numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, gelişiminin yabancı
kitaplar aracılığıyla olduğu söyleniyor.
B) II. cümlede, I. cümlede sözü edilen
durumun devam ettiği belirtiliyor.
C) III. cümlede, her çeviride asıl yapıtın
bir şekilde kayba uğradığı dile getiriliyor.
D) IV. cümlede, çevrilecek kitabın
seçiminin bir kişiye bırakılmaması gerektiği vurgulanıyor.
E) V. cümlede, çocuk edebiyatı alanında
çevirmenlerin uzmanlaşması gerektiği söyleniyor.
18. (I) Sanat dünyasında gerek
sanatçının gerek okurun onsuz olamayacağını söylediği eleştirinin amacı ne
olabilir? (II) Eleştirinin amacı, bir sanat yapıtının sanat değerini eksiksiz
ortaya koyacak değerlendirmeler yapmaktır. (III) Elbette böyle bir anlayışla
yazılmış eleştirilerde birilerini yüceltmek ya da birilerini yerin dibine
batırmak söz konusu olamaz. (IV) Bu tarz eleştiriler edebiyat çevrelerindeki
güncel kıpırdanışlara değil, sağlam bir felsefi temelden hareketle gerçek
edebiyat olaylarına eğilir. (V) Sanat adına bir değer ifade etmeyen yapıtlar
üzerine yazılan eleştiriler de vardır. (VI) Örneğin Lukacs'ın, Fischer'in,
Garaudy'nin dilimize de çevrilmiş olan kitapları, eleştiriden beklenen bu
işlevi yerine getirmektedir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden
hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
19. Son romanımı ara ara yazarak
yaklaşık yedi yılda tamamladım ve her satırında kendimi mutlu hissettim. Bu
süreçte zorunluluk yoktu, kaygı yoktu, editörün sıkıştırması yoktu. Kendime
ödev vermedim. Plan program yapmadım. Elbette romanı önemsedim ve ona değer
verdim. Yaptığım işten keyif aldım. Yine çok önemsediğim ve hayatımın
merkezinde olan bir konu hakkında bir roman yazmayı tasarlıyorum. Ana kurgusunu
tamamlamak üzereyim, hatta ilk paragrafını yazdım bile. Ama bu tasarladığım
yeni romanı yazma sürecinde son romanımı yazarken hissettiklerimi hissetmezsem,
masada eğreti oturmaya başladığımı düşünürsem, başka fikirleri tekrarladığımı
ve yeni bir şeyin çıkmadığını görürsem yazmayı bırakırım. Buraya kadarmış,
derim.
Bu parçada yazarın kendisiyle ilgili
olarak anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtlarını herkesin beğenisine
seslenmek için yazmadığı
B) Yapıtlarını ancak isteyerek ve farklı
bir ürün ortaya koyduğu sürece oluşturmaya devam ettiği
C) Her yapıtına başlarken ilk yapıtıymış
gibi heyecan duyduğu
D) Yayın editörlerinin değil, kendisinin
istediği konularda romanlar yazdığı
E) Romanlarını duygu yoğunluğu yaşadığı
anlarda yazmaya devam ettiği
20. (I) Babasına gazete yazılarını
okurdu. (II) En çok da babasının beğendiği yazarın yazılarını okurken canının
sıkıldığını fark etti. (III) Bunun nedenini yine kendisi keşfetti, onun
makaleleri çok uzundu. (IV) Sıkılmamanın yöntemini de buldu, okurken bazı paragrafları
atladı, babası bunu fark etmemişti. (V) Demek ki bazı yazıların bazı
paragrafları gereksiz, neden böyle yazarlar ki diye düşündü.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili
olarak aşağıda verilenlerden hangisiyanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi birleşik çekimli
bir eylemdir.
B) II. cümlede, iyelik eki alan birden
fazla sözcük vardır.
C) III. cümlede, farklı türde adıllar
kullanılmıştır.
D) IV. cümlede, geçişli eylemler vardır.
E) V. cümlede, "bazı" sözcüğü
bağlaç görevindedir.
21. O, edebiyatımızda köşe taşı
denebilecek öykülerinin başlangıcından öncesini ve bitiminden sonrasını hiç
yazmadı. Ama onu okuyanlar öykülerinin yazmadığı o bölümlerine de
kaptırabilirler kendilerini. Peki, "öykülerinin başlangıcından öncesini ve
bitiminden sonrasını hiç yazmamak" ne demektir? Yazar, aradan bir kesit
alır ve o kesiti öyküsünde ölümsüzleştirir. Ama o kesit öyle dolu dolu
yazılmıştır ki size "önce"yi ve "sonra"yı düşündürür,
düşletir.
Bu parçada altı çizili bölümle, öykülerle
ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşamda görülen her şey öyküye
yerleştirilerek öykünün yaşantı yönüyle zenginleştirildiği
B) Anlam yoğunluğunun, öyküde anlatılan
yaşam diliminin öncesini ve sonrasını çağrıştırdığı
C) Yaşanan zaman anlatılırken geçmiş ve
gelecekle çok sağlam bağlar kurulduğu
D) Her okuyanın kendince yorumlayabileceği
biçimde yazıldığı için anlam derinliği barındırdığı
E) Yaşananlara yer verirken özenle
seçilmiş sözcüklerin kullanıldığı
22. Çeşitli yarışmalarda jürinin düşüncesiyle
insanların beklentisinin örtüşmediği görülüyor. Örneğin bir şarkı yarışmasında
herkesin diline dolanan bir şarkı değil de başka bir güzel şarkı birinci
olabiliyor. Yani gönüllerin birincisiyle jürinin birincisi farklı oluyor. O
zaman insanlar yanlış düşüncelere kapılıyor. Oysa yıllarını müziğe vererek
birer otorite olan jüri üyelerinin taraflı davranmayacağını düşünürsek —-.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) sokaktaki insanın müziğin tüm
inceliklerini bilmediğini belirtmek gerek
B) birkaç alanda birden uzman olmaya
kalkanların hiçbir alanda yetkinliği yakalayamadığı ortaya çıkar
C) bundan müziğin de diğer sanatlar gibi
ölçülebilir bir yanının olduğu çıkarılabilir
D) gerçek sanat yapıtları hakkında herkesin
aynı düşüncede birleştiğini söyleyebiliriz
E) bazı sanat yapıtlarının değerinin
zamanla anlaşılacağını söylemek yanlış olmaz
23. Şöyle diyeyim, ben de gençliğimde
birçokları gibi şiir yazmaya çalıştım. Daha doğru bir ifadeyle şiir diye bazı
sözler karaladım. Kimilerinin abarttığı gibi, öyle defterler dolusu filan değil
ama bir küçük deftere sığacak kadar. Birkaçı o zamanlar bir iki dergide
yayımlandı. Ne var ki şiiri tanıdıkça benim yazdıklarımın şiir olmadığını
anladım. Yazmak yerine okumada karar kıldım. Okumalarım ve biraz da mesleğim,
zamanla şiir üstüne yazmaya mecbur etti beni. Keyifli bir "iş"
olduğundan değil anlayacağınız, bir tür zorunluluktan; şiire duyulan sevginin
ağırlığından.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin
yanıtı olabilir?
A) Neden düzyazı değil de şiir üzerine
çalışıyorsunuz?
B) Şiir üstüne yazmaya nasıl başladınız?
C) Şiir dışında başka türlerde de yazdınız
mı?
D) İnsan daha çok gençken mi şiir yazmayı
düşünür?
E) Amatörce de olsa şiirle ilgilenmek
üslubunuzu nasıl etkiledi?
24. —- Çünkü ne biri ne öteki iyi bir
sanat eserinin ortaya çıkması için yeterlidir. Söylemek istediğim bir düşünce,
bir duygu kısaca bir ilham olmadan elime kâğıt ve kalem almam. Ancak bu ilhamın
şiir hâline gelmesi bazen günlerce bazen aylarca süren bir çalışmayı
gerektirir. O duygu ve düşünceyi anlatmak için en iyi şekil, en iyi ölçü, en
iyi tarz hangisidir? Bunu bulabildiğim anda şiir yürür, bulamazsam günlerce
kâğıtları karalar dururum, sonunda hiçbir şeyin ortaya çıkmadığı da olur.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Biçim ve içerik, sanat yapıtının eşit
ölçüde değerli iki öğesidir.
B) Sanatçı olmadan eleştirinin anlamı
olmadığı gibi eleştirinin yokluğu da sanatçının gelişmesini engeller.
C) Başarılı sanat yapıtlarının temelinde
dili kullanma yeteneği ve zengin bir yaşam tecrübesi vardır.
D) Bir sanat eserinin doğması için önce
ilham, sonra bilinçli bir çalışmanın gerekli olduğuna inanırım.
E) Bir yapıtta içtenlik ve yaşama iyimser
bakma özelliklerini ararım.
25. Yazar, bu kitabı kaleme almak için
pek çok belgenin izini sürmüş. Yazışmalardan, mektuplardan, günlüklerden
yararlandığını söylüyor kitabın sonunda, bu da yapıtın gerçekçiliğini daha da
artırıyor. Ama bana sorarsanız bir yapıtın neresinin kurgu, neresinin gerçek
olduğu pek de önemli değil. Gerçekten ya da kurgudan yola çıkılmış olsun,
ortaya bir yapıt konmuş ve bu yapıt iyi bir üslup işçiliğinin izlerini taşıyor.
Sanat yapıtı için bu yeter.
Bu parçada anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanat açısından, bir yapıtın
inandırıcılığı temel almasının değil, biçeminin önemli olduğu
B) Uzun araştırma ve çalışmalar sonucu
oluşturulan yapıtların daha uzun ömürlü olacağı
C) Başarılı yapıtlarda içerikle biçimin
uyum içinde bulunduğu
D) Gerçekçi bir yapıt ortaya koymak için
gözlem dışında çeşitli belgelerden de yararlanılması gerektiği
E) Kurgu bakımından zayıf olan yapıtlarda
bu eksikliğin anlatımla giderilebileceği
26. Dildeki ciddi sorunlar önlem
alınmazsa birçok olumsuz sonuçlar doğurur. (I)Anlam bulanıklığı, (II)kavram
kargaşası kaçınılmaz olur. Her düzeyden insan (III)ifade
güçlüğüyaşar, (IV)dilin fakirleşmesi kaçınılmaz olur.
İnsanlar arasında (V)iletişim kopukluğu yaşanır.
Bu parçadaki altı çizili sözlerden
hangisinin açıklaması yanlış verilmiştir?
A) I. söz: Bir ifadenin iki anlama
gelmesiyle asıl anlatılmak istenenin anlaşılamaması
B) II. söz: Bir kavramın kişiden kişiye
farklı anlamlar ifade etmesiyle iletişimin sağlanamaması
C) III. söz: Kişinin, düşüncelerini olduğu
gibi aktarmada sıkıntı yaşaması
D) IV. söz: Yabancı sözcüklere uygun
karşılıkların bulunamaması
E) V. söz: Kişinin verdiği mesajların
karşıdaki tarafından tam olarak algılanamaması
27. (I) Bir süredir edebiyat dergilerini
küçümseyen bir görüş savunuluyor. (II) Basım sayılarının azlığı ileri sürülerek
bu dergilerde belli kişilerle yazarlar arasında oluşan bir kapalı çevre
ilişkisinden söz açılıyor. (III) Bu dar çemberin kırılması, kitlelerin
ilgilendiği bir sanat, edebiyat ortamı oluşturulması isteniyor. (IV) Aslında
karşı durulması gereken bu istek değil, bu istekten yola çıkılarak yapılmak
istenendir. (V) Onlara göre sanatçılar köşelerinden çıkıp özel yaşamlarıyla
ortalığa dökülürlerse dergiler geniş kitlelere ulaşır. (VI) Sanatın geniş
kitlelerle buluşmasının önündeki engeller hem okurdan hem sanatçıdan
kaynaklanıyor. (VII) Sanatçı kendini toplumdan ayrı görerek insanlardan
uzaklaşıyor; okur ise sanatı kendinden uzak görüp ona ulaşmaya çalışmıyor.
Bu parça iki paragrafa bölünmek istense
ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C)
IV. D) V. E) VI.
28. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir
anlatım bozukluğu vardır?
A) Birkaç manevradan sonra arabayı yola
park etti.
B) Zavallı adam, hastalığı daha da
çoğalınca hastaneye yattı.
C) Kitabın kapağı hepimizin ilgisini
çekmişti.
D) Bahçedeki çocuklar zili duyunca hemen
içeri koştu.
E) Sürücüler yoldaki trafik işaretlerini
dikkate almıyor.
29. Genç kardeşim! Yazar olmak
istiyorsun ama bir şeyler yazabilmenin yazar olmaya yettiğini sanıyorsun. Sabah
deniz üstünde uçan martıların seslerini duyduğunda aklına Richard Bach'ın Martı
Jonathan adlı kitabı, küçücük motorlarıyla denize açılan balıkçıları görünce
Hemingway'in İhtiyar Balıkçı ve Deniz'i gelmiyorsa yazarlığı unut sen. Yoldan
geçerken çimleri biçilen parktan gelen ot kokusu seni Anadolu'nun köylerine,
toprakla iç içe yaşayan insanlara götürmüyorsa da yazarlığı unut. Her gün
önünden geçtiğin surlar sana tarihten bir şeyler söylemiyorsa da boş yere
çabalama.
Bu parçaya göre yazar olmanın koşulu
aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Zengin çağrışımlar yapacak bir birikime
sahip olmak
B) Sürekli halkla birlikte olmak
C) Yaşamdaki küçük şeylerden mutlu olmayı
bilmek
D) Kitap okuma alışkanlığına sahip olmak
E) Okuduklarından öğrendiklerini gerçek
yaşamdakilerle karşılaştırmak
30. Dilin yanlış kullanımına örnekler
ararsanız yabancı televizyon filmlerinin ve dizilerinin alt yazıları zengin
birer madendir size. Orada kulağınıza çalınan tuhaflıkların asıllarının ne
olduğunu ise ancak ipuçlarından, belirtilerden çıkarabilir, bazen de hiç
çıkaramazsınız. Televizyonlara çeviri yapanların çoğu özgür ya da sadık çeviri
illetlerinden birine tutulmuştur. Kiminin kulakları iyi işitmez, söyleyişleri
yakın olan kelimeleri birbirinin yerine kullanır. Deyim, atasözü diye bir şeyle
hiç tanışmamış gibidirler. Sözcüklerin birden fazla anlamı olabileceğini
akıllarına getirmezler. Bazen hem İngilizce hem Türkçe yönünden pek fukaradırlar.
Bu parçaya göre televizyon için yapılan
çevirilerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisisöylenemez?
A) Ses benzerliği olan sözcüklerin
birbiriyle karıştırıldığı
B) Kalıplaşmış sözlere hiç dikkat
edilmediği
C) Alt yazıları, yazın kökenli olmayan çevirmenlerin
tercüme ettiği
D) Kimi çevirmenlerin iki dili de yeteri
derecede bilmediği
E) Sözcüklerin tek bir anlamıyla
yetinilmesinin yanlışlıklara yol açtığı
31. (I) Arada bir okurla yüzleştiğimi
söylemeliyim. (II) Bu da genellikle bir konferans, panel gibi toplantılar,
söyleşiler sonrasında gerçekleşir. (III) Kendini tanıtan okur, sizinle yazıp
ettikleri, okudukları, düşündükleri üzerine konuşmak ister. (IV) Ayaküstü
başlayan diyalog aslında bir dost meclisinde gerçekleşmiş buluşmanın sıcaklığını
taşır. (V) Çünkü gelip sizin karşınızda durmuş, söze başlamış olan okur,
yazdıklarınızdan edindiği izlenimle bu buluşmayı gerekli kılmıştır kendince.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili
olarak aşağıda verilenlerden hangisiyanlıştır?
A) I. cümlede, yüklem gereklilik kipiyle
çekimlenmiştir.
B) II. cümlede, hem yapım hem çekim eki
almış sözcükler vardır.
C) III. cümle, sıralı cümledir.
D) IV. cümlede, ünsüz yumuşamasına uğramış
sözcük vardır.
E) V. cümle, devrik, birleşik eylem
cümlesidir.
32. Bol sıfırlı rakamlarla nitelenen
Şam'ın tarihinde birçok uygarlık günümüze kalan izler bırakmış, bu izler iç içe
girmiş. Emevi Camii, bunun en çarpıcı örneği. Pagan inancının bir tapınağı
olarak temeli atılan yapı, Büyük İskender'in komutanlarından Seleukos'un Suriye'de
kurduğu Yunan krallığı döneminde de kutsal bir ibadethane olmuş. Ardından Roma
egemenliği döneminde Jüpiter Tapınağı'na dönüşen yapı, kısa bir süre Yahudi
inancına ev sahipliği yapmış. Bunu Vaftizci Yahya'nın mezarı olduğuna inanan
Hıristiyanların kilisesi ve son olarak da Müslüman Emevilerce günümüze kadar
gelen, İslam dünyasının en güzel camilerinden biri izlemiş.
Bu parçada yazar ilk cümledeki savını
inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine özellikle başvurmuştur?
A) Okurun hayal gücüne dayanma
B) Kanılarını öne çıkarma
C) Öyküleyici anlatım yolunu seçme
D) Konuyu tartışma içinde sunma
E) Örneklemeye ağırlık verme
33. Aşağıdaki dizelerin hangisinde
tamlayanı ile tamlananı yer değiştirmiş bir isim tamlaması vardır?
A) Bir güvercin pır ediverdi ansızın
penceremden
B) Müjdeleri göründü artık baharın,
müjdeler olsun
C) Sanki salkım salkım olmuş yıldızlar bu
gece
D) Utanıp saklandı bulutların arasına ay
E) Bilmeliyim hangi diyarın rüzgârısın sen
34. (I) Haziran sonunda Toroslara,
Akdeniz'in oksijen depolarına, çıkardık. (II) Yaz boyu, kitap okuyarak
değerlendirirdim yalnızlığı. (III) Yayladan dönüş, benim için bir başka
güzeldi. (IV) Çünkü her ay düzenli olarak gelen dergi ve kitaplar çalışma
odamdaki masanın üstüne yığılırdı. (V) Bir çocuğun, yaş gününde hediye
paketlerini açarken duyduğu merak, sevinç ve coşkudan daha şiddetli bir duygu
yaşamamı sağlıyordu bu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili
olarak aşağıda verilenlerden hangisiyanlıştır?
A) I. cümlede, dolaylı tümleci açıklayan ara
söz vardır.
B) II. cümlede, ad takımından oluşan zarf
tümleci vardır.
C) III. cümle, birleşik isim cümlesidir.
D) IV. cümlede, ilgeç ve bağlaç
kullanılmıştır.
E) V. cümlede, isim-fiil, sıfat-fiil ve
zarf-fiil vardır.
35. Birçok kitaba imza atsam da kendimi
hep eksik buluyorum. Kitaplarımın hiçbiri için, bu oldu, diyemiyorum. Çünkü
anlatmak istediklerimi tam olarak veremiyorum. Ama hep umut ediyorum.
Yazacaklarımı kafadan kâğıda aktarırken düşüncelerim ve kalemim aynı tempoyu
tutturduğu gün belki, bir şey yaptım, diyebileceğim.
Bu parçada "düşüncelerin ve
kalemin aynı tempoyu tutturması" sözüyle anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sıra dışı düşüncelerle yapıt oluşturmak
B) Düşüncelere ve duygulara eşit ölçüde
yer vermek
C) Düşüncelerini olduğu gibi kâğıda
aktarabilmek
D) Geçmişte yaşananları eksiksiz biçimde
hatırlamak
E) Herkesin duygu ve düşüncelerine
tercüman olmak
36. Hasan Usta (I)bazen (II)neşeli bir
türkü tuttururdu işin ortasında ama yine de (III)birhüzün
hissedilirdi (IV)onun (V)bu neşeli türküsünde.
Bu cümledeki numaralanmış sözcüklerle
ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisiyanlıştır?
A) I'inci, zarftır.
B) II'nci, niteleme sıfatıdır.
C) III'üncü, sayı sıfatıdır.
D) IV'üncü, kişi adılıdır.
E) V'inci, işaret sıfatıdır.
37. Yazar, yüzyıllardır tartışılagelen
kavramları dışarıdan izleyen okuru edilgen konumundan çıkarıp bu tartışmaların
içine çekmeye, bu yolculuğun bir parçası hâline getirmeye çalışmış. Fantastik
bir kurgu ile de okurun I dikkatini konuya odaklamayı düşünmüş ve bunu
başarmış. Sıcak ve akıcı üslubunun, romandaki felsefi ağırlığı dengelediğini
düşünüyorum. Dolayısıyla didaktik olmadan, metni bilimsel ve felsefi
kavramlarla boğucu hâle getirmekten kaçınarak eğlenceli ve ilginç bir roman
yazmış sanatçı.
Bu parçada sözü edilen romanla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Düşünsel bir temel üzerine kurulduğuna
B) Merak edilen bazı sorulara cevap
verdiğine
C) Okuru aktif olmaya yönelttiğine
D) Etkileyici bir anlatımının olduğuna
E) Öğreticilikten uzak durduğuna
38. Aşağıdakilerin hangisinde verilen
cümleler, öğelerinin sıralanışı yönüyle özdeştir?
A) Eleştirmenler, sanatçının gerçek
değerini hiç bilemedi.
Edebiyatla ilgilenen gençler şiir yazmayı
öncelikle denerler.
B) Onun bilinmeyen şiirleri yakında
yayımlanacakmış.
İlk kitabını üniversiteden mezun olduğu
yıl bastırmış.
C) Sanatçı ilk ödülünü bu kitapla almış.
Kitap bize gerçek mutluluğun sırlarını
anlatıyor.
D) Romandaki karakterler gerçek hayattan
alınmış.
Öyküler bizi apayrı dünyalara götürüyor.
E) Her sanat yapıtının temelinde yoğun bir
emek vardır.
Kitaptaki öykülerin hepsi daha önce
dergilerde yayımlanmış.
39. – 40. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
(I) Deneme türünün özünde
"sanatsallık" ve "esneklik" vardır ve bu nitelikler onu
öteki değerlendirici türlerden ayırır. (II) Deneme yazarı, klişelere karşı
çıkar; eleştirici bir görev yüklenmektedir, dolayısıyla sınırlı ama nitelikli
bir okuyucu topluluğuna hitap eder. (III) Gazete, dergi gibi yayın organlarında
yayımlanması denemenin yalnızca el attığı konuları değil, kapsamını ve biçemini
de belirlemiştir. (IV) Denemeci, hemen her konuya değinir, birkaç sayfada sıra
dışı bir söyleyişle derdini anlatır. (V) Ele aldığı konuya mutlaka içinden
geldiği gibi, kendi penceresinden yaklaşır.
39. Bu parçada numaralanmış cümlelerin
hangisinde aynı düşünce değişik sözlerle yinelenmiştir?
A) I. B) II. C)
III. D) IV. E) V.
40. Bu parçadan denemeyle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Kalıplaşmış anlayışların barınamadığı
B) Gazete ve dergilerde en çok ilgi çeken
tür olduğu
C) Seçkin bir okur kitlesinin olduğu
D) Sunulduğu yayın organlarının, içeriğini
ve üslubunu etkilediği
E) Konuların özgün yaklaşımlarla işlendiği
CEVAP ANAHTARI
1-C 2-A 3-E 4-B
5-B 6-C 7-D 8-C 9-A 10-E 11-E
12-A 13-E 14-D 15-C 16-E 17-D 18-D
19-B 20-E 21-B 22-A 23-B 24-D 25-A
26-D 27-E 28-B 29-A 30-C 31-C 32-E
33-B 34-D 35-C 36-C 37-B 38-A 39-E
40-B
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.