1. Edebiyata, birikimlerimize ayırıcı
değil kuşatıcı bir biçimde bakabilen ve yazarlık serüveni boyunca, Türk ve
dünya edebiyatını özümseyerek yeni ve farklı bir sentezle yapıt üretme çabası
içerisinde olan sanatçı, konuşma havasında yazdığı romanlarıyla ele aldığı
döneme ışık tutmuştur.
Aşağıdakilerden hangisi sanatçının bu
cümlede belirtilen bir özelliği değildir?
A) Yazın geleneğini yadsımama
B) Farklı görüşlere bütünsellikle yaklaşma
C) Özgün ürünler ortaya koyma
D) Doğal bir dil kullanma
E) Genç sanatçılara yol gösterici olma
2. (I) Vüs'at O. Bener, öykücülüğümüzün
olanaklarını zenginleştiren yazarların akla ilk gelenlerindendir. (II)
1950'lerde yayımlanan öyküleri o yıllarda oldukça tuhaf karşılanmış, aykırı ve
kapalı bulunmuştu oysa bugün çok yalın, titizlikle örülmüş, usta işi öyküler
olarak pekâlâ okunabiliyor. (III) Tıpkı bunun gibi günümüzde yazdığı yoğun
öyküleri de yakın bir geleceğin okurlarına büsbütün açık ve dolaysız
gelecektir. (IV) Yaşamasız adlı ikinci kitabında geleneksel kısa öykü çizgisinden
bütünüyle kopmuş, kendine özgü yenilikçi bir anlatım kurmuştur. (V) Titizlik,
ayrıntıcılık, kusursuzluk, tutumlu bir dil ve anlatım biçimi, okura bırakılmış
geniş yorumlama alanları… onun öykülerinin başlıca özellikleri arasında saymak
gerekir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin
hangisinde bir çıkarım söz konusudur?
A) I. B) II. C)
III. D) IV. E) V.
3. (I) Çocukluğum ve gençliğim yeşilin
ve suyun dans ettiği Bartın'da geçti. (II) Yaz gelince motorlar, takalar onca
insanı denizde taşırdı. (III) Kentin yanı başındaki sayfiyelere yollar olmadığı
için, motorlarla ya da yürüyerek giderdik. (IV) Çoluk çocuk, güle oynaya
saatlerin nasıl geçtiğini fark etmezdik. (V) Pırıl pırıl deniz ve altın renkli
beyaz zambaklarla donanırdı İnkum kumsalı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden
hangilerinin yüklemi geçişlidir?
A) I. ve II. B) II. ve
III. C) II. ve IV. D) III. ve V. E) IV. ve
V.
4. Romanda, hepsi farklı kültürel,
sınıfsal hayatlardan gelen elli insan birleştirilerek günlük hayatta ihmal edilen
birçok bireysel özellik çarpıcı bir hâle getirilmiş. Tüm bu insanların
birbiriyle çatışan hayatları fantastik bir laboratuarda kurgulanarak okuyucunun
gerçekleri bir yana bırakıp dünyaya farklı bir gözle bakması sağlanmış.
Bu parçadaki altı çizili sözle, sözü
edilen romanın hangi özelliği belirtilmek istenmiştir?
A) Düş ve gerçeklerin ustaca
kaynaştırıldığı
B) Olağanüstülükler üzerine
temellendirildiği
C) Abartılı ve sürükleyici bir söyleyişle
oluşturduğu
D) Okurun düşünce ufkunu zenginleştirdiği
E) Duygusal öğelerden yoksun olduğu
5. Öykülerimi yazarken okurlar nelerden
hoşlanır, macera öyküsü mü yoksa bir sevda masalı mı çok satar diye kaygılar
hiç taşımadım. Benim için öykü yazmak ucu bucağı belirsiz bir yolculuğa çıkmak
gibi bir şey. Öykünün atmosferi içinde yaşamak, saatlerce kendi kendime
konuşmak, düş kurmak, yaşamın çok zengin ayrıntılarından birkaçını keşfetmek,
mizah öğeleri yakalamak… Asıl keyif aldığım bunlar işte. En heyecanlı tarafı
ise öykünün nerede ve nasıl biteceğini bilememem. Çoğu öyküm bitmemiş
havasındadır zaten. Bitirmeyi, nokta koymayı sevmem çünkü. İsterim ki —-.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) okurlar öykülerimi anlamak için biraz
çaba göstersin ve bu sayede öykünün kolay anlaşılan bir tür olmadığını anlasın
B) okur, öykülerimi, benim düşüncelerimin
sözcülüğünü yapan metinler olarak algılamasın
C) öykülerim, okurlara yaşama sevinci
vermenin yanı sıra onları bilinçlendirsin
D) okurlar, okuduktan sonra öykülerimi düş
dünyalarında istedikleri gibi sürdürsünler
E) öykülerim, gerçek yaşamın
sıkıntılarından bunalan okura eğlenceli vakit geçirtsin
6. Kısa öykünün dünya okurunca ilgiyle
takip edilen bir tür olması, değişime kapısını kapalı tutmamasından
kaynaklanır. Türün tanımına ve yapısına ilişkin birçok çalışma yapılmış, türle
ilgili görüşler her geçen gün çeşitlenmiştir. Bu görüş ayrılıkları kısa öykünün
"kısa" olmasına karşın yazınsal doğası bakımından ne kadar renkli
olduğunu gösterir. Kısa öykünün bir durumu gözler önüne sermesi, yaşanmış ya da
yaşanabilir sıradan bir olayı yazınsal alanın gizi içinde sıra dışı kılmasıyla
mümkündür. Bu yüzden destanların, masalların, efsanelerin akıl dışı olaylarına
rastlanmaz kısa öyküde.
Bu parçada kısa öykülerle ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Yeniliklere açık olduğuna
B) Geniş kitlelerce benimsendiğine
C) Çeşitlilik içeren bir edebî dokusunun
olduğuna
D) Olağanüstü olaylara yer verilmediğine
E) Öykü türünün kurallarına sıkı sıkıya
bağlı kalındığına
7. Çomakdağ'da akşam oluveriyor zamanın
nasıl geçtiğini anlamadan. Güneş battı batacak. Biraz uzaktan davul zurna
sesleri çalınıyor kulağımıza. Köyde düğün var, siz de davetlisiniz, diyor
koşmaktan yüzü pancara kesmiş bir çocuk nefes nefese. Hazırlıklarımızı
tamamladıktan sonra düğün yerine doğru yollanıyoruz ufaktan ufaktan. On dakika
süren bir yürüyüşten sonra varıyoruz düğün yerine. Düğün sahibinin yanına
oturtuluyoruz. Sanki kırk yıllık ahbabız. Ama düğün sahibi, yine de yabancı
olduğumuzu hatırlayıp bize düğün hakkında her şeyi anlatıyor tane tane:
"Bizim düğünlerimiz dört gün sürer. İlk gün, bayraktar dediğimiz kişi,
oğlan evine bayrak diker. Bu, düğünün başladığının ilânıdır. Erkekler 'dibek
yeri' denen yere gidip düğünde yenecek keşkek için dibekte buğday döverler.
Zeybek oynanır. Sonra oğlan evinden kız evine davul zurna eşliğinde hediyeler
götürülür."
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Açıklamalarda bulunulmuştur.
B) Sitem duygusu ağır basmaktadır.
C) Olaylar oluş sırasına göre verilmiştir.
D) Devrik cümle ve yinelemelerle
tekdüzelik kırılmıştır.
E) Doğrudan anlatımlı cümleler
kullanılmıştır.
8. Büyükada'da her köşede uykucu
kediler, tembel köpekler, geveze martılar, çalışkan atlar… İnsanların hayvan
severliği gözümden kaçmıyor. İlk günler martı çığlıklarından uykularımda
bölünmeler oldu. Sanki geceleri kavga ediyorlardı martılar. Bir koro gibi hep
bir ağızdan çıkardıkları gürültüyü andıran ilginç çığlıkları gecenin
sessizliğinde yankılanıyordu. Sanırım sürekli yaşayanlar alışmışlardır. Her
yerdeler, insana çok yakınlar, buranın gerçek sahipleri gibi dolaşıyorlar
ortalıkta. Bahçelere düşen yavru martılar, uçmayı öğreninceye kadar bahçelere
konuk oluyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden
hangisi yoktur?
A) Sessel yinelemelerle ahenk sağlama
B) Söz sanatlarına yer verme
C) Gözlem gücünden yararlanma
D) Karşıt anlamlı sözcüklere yer verme
E) Eleştirel bir tutum sergileme
9. —- Bir kısım insanlar, edebiyat
eserlerinden alacakları zevk, onlarda keşfedecekleri yeni insan tipleri, duygu
ve düşüncelerle karşılaşmak için edebiyatla ilgilenirler. Bunlarda edebiyatın
birtakım sorunlarıyla uğraşmak gibi bir çaba yoktur. İkinci bir grup insan
vardır ki edebiyat eserleriyle yüz yüze gelmenin kişisel kazançları bunlar için
de söz konusudur. Ancak bu gruptaki insanlar, edebiyatı ve onunla ilgili her
türlü olguyu kendilerine problem edinen, çalışma alanı olarak seçen
kimselerdir. Eleştiri, edebiyat tarihi, edebiyat araştırmaları bu ikinci
gruptaki insanların çabalarıyla gerçekleşir.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) İnsan için, edebiyat eserleri
karşısında iki tür ilgiden söz edilebilir.
B) Edebiyatla uğraşmak için belli bir
donanım şarttır.
C) Her insanın edebiyat eserlerini tam
olarak anlaması ve ondan haz duyması beklenemez.
D) İnsanların çoğu, yaşamlarına hiçbir
katkı sağlamayan eserleri okumaya yanaşmaz.
E) Edebiyatı yaşam biçimi gibi gören
kişiler, okuyacakları eserleri seçmede titiz davranır.
10. İlk ve son kitabını
karşılaştırdığımızda sanatçının çok büyük bir aşama kat etmiş olduğunu
görüyoruz. Adeta çıraklıktan ustalığa doğru yol almış. Anlatımında, sözcük
kullanımında, söyleyiş biçimlerinde büyük gelişme ve değişme var. İlk
hikâyelerdeki hüzünlü, duygusal hava ve dolayısıyla da romantik diyebileceğimiz
anlatım okurlarca yadırganınca sanatçı sonraki öykülerinde biraz daha ağır
başlı, kendisine çekidüzen veren bir anlatıma yönelmiştir. Yine bu etkiyle
öykülerde içeriksel olarak büyük bir değişiklikten söz etmesek bile anlatımın,
ayrıntılara bakışın çok yetkinleştiğini, derin ve çok katmanlı bir temaya
ulaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Böylece sanatçı okunurken çok daha keyif
alınabiliyor artık.
Bu parçadan sözü edilen sanatçıyla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Kendi sanatını ve öykü tekniğini
geliştirdiği
B) Öykülerinde aynı temayı kullandığı
C) Yalın bir anlatımının olduğu
D) Bazı öykülerinin yoğun bir içeriğinin
olduğu
E) Öykülerinin biçemini okurların
tepkilerine göre değiştirdiği
11. Ünlü bir şair, "Benim için
önemli olan bir şiirin yeryüzünde dolaşması değil, aynısından yeryüzünde bir
tane daha olmamasıdır." der.
Bu cümlede sanatçı aşağıdakilerden
hangisini anlatmak istemiştir?
A) Şiirde kalıcılığın her şeyden önemli olduğunu
B) Şiirin varlığının donanımlı bir okur
kitlesine bağlı olduğunu
C) Şiirde özgünlüğü önemsediğini
D) Herkes tarafından anlaşılan şiirin
sanatsallıktan yoksun olduğunu
E) Yetkin olmayan şiirlerin popüler
olmasını doğru bulmadığını
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı
çizili söz ayraç içinde verilen bilgiyleuyuşmamaktadır?
A) Sosyal paylaşım sitelerinin toplumdaki
etkinliği her geçen gün artıyor. (Zarf tümleci göreviyle
kullanılmış bir sıfat tamlamasıdır.)
B) Okuldaki kimi öğrenciler tiyatro kulübüne kaydoldu.
(Ünlü düşmesine uğramış birleşik bir eylemdir.)
C) Eleştirmen sanatçıya saygılı davranarak yapıtlarını dikkatle
inceliyor. (Tamlayanı düşmüş bir isim tamlamasıdır.)
D) Okulumuzu, ne yalan söyleyeyim,
ben de çok özledim. (Belirtili nesneyi açıklayan bir ara sözdür.)
E) Bazen bir kelimenin,
bir ses tonunun sevdiğimiz insanı kırdığını görürüz. (Zaman belirtecidir.)
13. (I) Kıyıdan bakıldığında bir denizi
andıran gölün çevresini dolaşmaktaki amacımız, bir keşif duygusu yaşamaktı.
(II) Bu amaçla dolaştığımız, Anadolu'nun en önemli tatlı su kaynaklarından biri
olan bu gölün çevresindeki ilk durağımız Yeşildağ'dır. (III) İlçe merkezine 33
kilometre uzaklıktaki kasabanın Leylekler Vadisi olarak anılması boşuna değil.
(IV) Evlerin damlarına ve ağaçların dallarına yuvalarını kuran leylekler,
ilkbahar aylarında buraya gelip yumurtluyor. (V) Kışa kadar göl kıyısında
özgürce gezinen leylekler, fotoğraf tutkunlarının da yakın ilgisini çekiyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin
hangileri "kurallı, birleşik bir isim cümlesi"değildir?
A) I. ve II. B) II. ve
III. C) III. ve IV. D) III. ve V. E) IV. ve
V.
14. (I) Anlatıcı, edebî metin içerisinde
yer alan ve onun önemli bir parçası olan, kurgusal bir varlıktır. (II) Öykü ya
da romandaki tüm olaylar, kişiler, mekân, zaman kısacası her şey onun
tarafından ve onun bakış açısıyla okuyucuya aktarılır. (III) O, bu görevini
yerine getirirken amacına uygun olarak birtakım düzenlemeler yapar. (IV)
Olayları, kişileri, durumları farklı bakış açılarından, farklı anlatım
tutumlarıyla ve farklı biçimlerde anlatabilir. (V) Bazen tamamen aradan
çekilmiş gibi görünür, bazen de olayların akışını durdurarak araya girebilir.
(VI) Yazarın anlatımın akışını keserek okuru bilgilendirmeye ya da ona öğüt
vermeye kalkışması, çoğu eleştirmen tarafından hoş karşılanmaz. (VII) Kimi
zaman öykü ya da romanın başkişisi olarak, kimi zaman da olayları uzaktan
izleyen bir tanık olarak okurun karşısına çıkabilir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden
hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C)
IV. D) V. E) VI.
15. Şiirsel öykülerde soyut, simgesel
bir anlatım tercih edilir. Bu öykülerde, dil işçiliği iyice incelmiş, felsefi
boyut derinleşmiş, anlam soyutlamalarla zenginleştirilmiş bir hâldedir ve
okurdan çaba isteyen biçimsel bir yapı oluşturulmuştur. Evet, biçim ağırlık
kazanmıştır ama öykülerde geometrik bir kuruluk, suni bir çaba hissedilmez.
Anlamı silecek bir arayış yoktur. Tam tersine yoğunluk ve şiirsellikle anlam
parlatılmıştır. Akışkanlık, şiirsellik ve yoğunlukla oluşturulan öykülerde,
anlam öbekleri simgesel ifadelerle izah edilir. Ancak bu tutum öyküde anlamı
silerse o vakit bu şiirsel yaklaşımın hiçbir değeri olmaz. Yayımlanan öykülere
bakıldığında bu tehlikeye düşmüş pek çok örnek göstermemiz mümkündür.
Bu parçaya göre sanatçının sözünü ettiği
tehlike aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öyküde imgesel bir anlatım kullanma
B) Sadece bireysel konulara yönelme
C) Biçimle uğraşırken anlamı koruyamama
D) Yalın, anlaşılır bir dilden uzak durma
E) Dilde olmayan söyleyiş kalıpları
oluşturma
16. (I) Türk milleti çok zengin bir
tarihe sahiptir. (II) Bu zenginlik, aynı zamanda kültür ve edebiyatımızı
besleyen en güçlü damarlardan biridir. (III) Öyle ki tiyatroya, romana, müziğe,
şiire, hikâyeye, sinemaya konu olan tarih, sanatçılarımız için bitip tükenmek
bilmeyen bir kaynak niteliğindedir. (IV) Türk edebiyatının ilk dönemlerinden
itibaren destanlar vasıtasıyla tarihî anlatılara yer verilmesi bunun en güzel
kanıtıdır. (V) Tarih, dünyada romantizm akımının doğuşu ve etkisini
artırmasıyla birlikte edebî eserlerde bir malzeme olarak kullanılmaya
başlanmıştır. (VI) Çünkü romantizmin yaydığı milliyetçilik ve geçmişe özlem
duygusu, edebiyatçıları tarihe yöneltmiştir. (VII) İşte bu dönemde yazılan
tarih konulu romanlar, günümüz edebiyatının tarihî romanına bir bakıma zemin
hazırlamıştır.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense
ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B) III. C)
IV. D) V. E) VI.
17. O, bir biçim kolaylığına ermiş
sanatçılardandı. Dış yapı bakımından alışılmış bir biçimi sürdürüyordu. Ama
içerik bakımından, duygu, düşünce bakımından bir kolaylığa yönelmiş olduğu
söylenemezdi. Anlaşılması güç, soyut konular ve çok katmanlı düşünsel bir şiir
yapısı kurmuştu. Her şeyden önce, şiir duymaya, şiir düşünmeye, şiir yaşamaya
çalışıyordu. Yeni şairler arasında, yazdıkları ile yaşayışını onun kadar
bağdaştırabilmiş pek az kimse vardı. Daha önce çözülmemiş bir duygu, bir
düşünce yükünü çözmeye, sanatlaştırmaya çalışmış, böylece de kendisine özgü bir
dış yapıya, bir biçime ulaşmıştı. Bir içerik ile biçim bileşimi ortaya
koymuştu.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Şiirlerinin konusunu kolayca
belirlediği
B) Aynı şiirsel biçimleri kullandığı
C) Yoğun ve zor anlaşılır konuları ele
aldığı
D) Şiiri bir yaşam biçimi hâline getirdiği
E) Biçim ve içerik uyumunu önemsediği
18. Tanpınar, monografisinde ve
günlüklerinde eş zamanlı olarak iki farklı Yahya Kemal portresi çizmiştir.
Düşünce dünyasında Doğu-Batı meselesiyle ilgili ikiliğin, Yahya Kemal konusunda
da aynen devam ettiği anlaşılmaktadır. Tanpınar'ın tutkulu hayranı olduğu Yahya
Kemal Avrupa'dan gelmiş, modern tavırlar sergileyen, Fransız gibi konuşan bir
Yahya Kemal idi; eleştirdiği ve değersiz bulduğu Yahya Kemal ise Avrupa'dan
uzaklaşmış, artık ondan söz etmeyen, sadece maziye yönelmiş olan bir Yahya
Kemal'dir. Doğu ile Batı arasında kalan Tanpınar'ın, Yahya Kemal'i de Batılı ve
Doğulu olarak iki ayrı kimlik hâlinde tanıdığı ve tanımladığı anlaşılmaktadır.
Tanpınar, Yahya Kemal'i monografisinde ilk kimliğiyle göklere çıkarırken
günlüklerinde de ikinci kimliği ile acımasızca eleştirmektedir.
Bu parçada anlatılanların aşağıdaki
genellemelerden hangisini örneklendirdiği söylenebilir?
A) Sanatçılar özel yaşamları ve
kişilikleriyle değil, yapıtlarıyla değerlendirilmelidir.
B) Bir sanatçının başka bir sanatçıyı körü
körüne taklit etmesi onu özgünlüğe ulaştırmaz.
C) Bir sanatçının, bazı yönleriyle çok
beğendiği bir sanatçıda beğenmediği yönler de bulunabilir.
D) Sanatçıların yaşama bakış açıları
zamanla değişiklik gösterse de değer yargıları değişmemelidir.
E) Sanat yapıtlarının, sanatçıların
yaşamlarıyla ilişkilendirilerek eleştirilmesi doğru değildir.
19. Ünlü bir eleştirmen, tiyatro için,
kurmaca ile gerçekliğin (I)birbirine (ünlü düşmesi) en güzel
karıştığı sanattır (II)diyor (ünlü daralması). Sahnedeki
insanın yapıttakinden çok farklı olarak bir (III)başkasına (ünsüz
benzeşmesi) dönüşmüş olduğunu, kurmaca bir karakterlikten sıyrılarak yeni bir
varoluşa (IV)geçtiğini (ünsüz yumuşaması) en güzel, sahnede
görürüz. Tiyatronun en eski sanat oluşu bir yana, hep var olacağının da (V)biricik(ünlü
türemesi) göstergesidir bu.
Bu parçadaki altı çizili sözcüklerin
hangisinde ayraç içindeki ses olayı yoktur?
A) I. B) II. C)
III. D) IV. E) V.
20. (I) Yayınevi olarak okuma
alışkanlığını edebiyat tadıyla perçinleyip kalıcı kılmak adına, yeni bir
çalışma başlattık. (II) Bu çerçevede hazırladığımız "Çağdaş Edebiyat"
adlı seriyle özellikle hem genç ve yetenekli yazarların yapıtları yayımlamayı
hem onların gelişimine katkıda bulunmayı hem de yeni tatları okura sunmayı
düşündük. (III) Bu yayınlar arasında çocuklara yönelik olanları çizimlerle
destekledik ve onların estetik gelişiminin ve okuma alışkanlığı kazanmalarının
yolunu açmak istedik. (IV) Bu çalışmalarımız özellikle de eleştirmenlerce
takdirle karşılandı ve pek çok dergide övgü dolu yazılar yazıldı. (V) Bu
tepkilerden hareketle, yayınladığımız yapıtların kısa sürede yazın dünyasında
ses getireceğinden ve yetkin yapıtlar arasında anılacağından hiç şüphe
duymuyoruz.
Bir yayınevinin çalışmalarının anlatıldığı
bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, yaptıkları çalışmanın
amacıyla ilgili bilgiler veriliyor.
B) II. cümlede, I. cümlede belirtilen
çalışmanın içeriğiyle ilgili açıklama yapılıyor.
C) III. cümlede, çocuklara yönelik görsel
çalışmalar yaptıkları belirtiliyor.
D) IV. cümlede, çalışmalarının beğenildiği
dile getiriliyor.
E) V. cümlede, bir tasarı dile
getiriliyor.
21. Bolu'dan sonra (I)birkaç ilçenin
içinden geçtik. Sararmış (II)yamaçlardaki keçilerin
otlayışını, her yanda kavak ağaçlarının sıralandığı (III)uzun köy
yollarını ve kızıl yapraklarla örtülmüş patikaları yani tam (IV)bir sonbahar
panoraması gördük. Dünya güzeli Çepni köyünden yaklaşık on kilometre sonra
Bolu'nun en eski ve (V)özgün kasabalarından biri olan Mudurnu
karşıladı bizi.
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden
hangisi bir ad takımını nitelemiştir?
A) I. B) II. C)
III. D) IV. E) V.
22. Cumbadan Rumbaya kimi zaman okuru
hüzünlendirse de aslında mizahi üslupla kaleme alınmış bir aşk romanı ve
modernleşmenin halk nazarındaki anlamını irdeleyen bir eserdir. Romanın
başkahramanı Cemile ve Karagümrük semti, okurun aklına hemen 1931 yılında
yayımlanan Fatih-Harbiye romanını getirir. Ancak buradaki aşk, Fatih-Harbiye
romanında karşımıza çıkan derinlikli ve buhranlı, medeniyet krizi yaşayan bir
kahramanın aşkı değil; basit, kendi hâlinde, daha sade bir aşktır.
Karagümrük'ün sakinleri kültür ve yaşayış bakımından Fatih-Harbiye romanındaki
çevreden, bu çevrede yaşayan halktan daha sadedir. Bununla birlikte Cemile'nin
"Karagümrüklü" denilerek anılması da dikkat çekicidir.
Bu parçanın anlatımında özellikle
aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Açıklama – tanık gösterme
B) Örneklendirme – betimleme
C) Karşılaştırma – tanık gösterme
D) Açıklama – karşılaştırma
E) Öyküleme – tartışma
23. I. İstanbul ve Ankara'ya olan
yakınlığıyla önem kazanan Sapanca Gölü, berrak dinginliğiyle hepimize huzur
veriyor.
II. Turistler, yolculuk boyunca deniz
mağaralarını, kava kovuklarını ve antik kentleri gezdiler.
III. İlerlemiş yaşına karşın hâlâ
tarlasını ekmeyi sürdüren bu yaşlı adam, çabasıyla gençlere örnek oluyor.
IV. Yıllar önce bu beton yığınlarının
yerinde yemyeşil bir orman varmış.
V. Yazar, kendisiyle röportaj yapmaya
gelen gençlerin sorduğu soruları içtenlikle yanıtladı.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin
hangilerinde altı çizili bölümler cümlenin nesnesidir?
A) I. ve II. B) II. ve
V. C) III. ve IV. D) III. ve V. E) IV. ve
V.
24. Yazarın yazdıkları elbette hayata
değecek, toplumdan kopmayacaktır. Elbette her insan gibi yazar da ideolojiden,
inançlarından, siyasetten soyutlanamaz. Bu anlamda her yazarın, ahlâki, felsefi
tavırları şöyle ya da böyle eserlerine yansıyacaktır. Bunda garipsenecek bir
yan yoktur. Ama baştan sona somut bir mesaj kaygısıyla, "Yapıtımın
neresine ne sokuştururum?" tavrı, yapıtların paylaşımını zedeler. Yani
sorun "siyaset"i, "inancı" edebiyatın merkezine koymak
değil, —-. Yapıtlarda bir dünya görüşü, bir duyuş, bir bilinç aktarma hedefi
elbette olacaktır; açıktır ki aslolan bunun sunumudur.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin
akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) sanatın gerektirdiği estetik
yaklaşımlardan uzak, kaba bir tutumla işlemektir
B) bunları insanlara benimsetmeye
çalışmaktır
C) her zaman aynı kavramlar ve düşünceler
etrafında dönüp durmaktır
D) geniş kitlelerin düşünsel düzeyini
hafife almaktır
E) yapıtta kendi düşüncelerine yer vermek,
bunu tek gerçek gibi sunmaktır
25. (I) Başarılı bir çevirmen tarafından
Türkçeye aktarılan Yeşil Gözlü Kız, bir öykünün ötesine taşarak tüm dünya
ölçeğinde, nitelikli bir çocuk kitabı olarak değerlendirilebilecek bir
ustalıkta yazılmış, çok kaliteli bir bilimkurgu romanı. (II) Eser, dramatik
kurgunun ustası bir kalem tarafından ele alınmış, yazınsal ustalık ve işlenmiş
bir dil ile dokunmuş. (III) Eser boyunca heyecan unsuru ayakta tutulmuş, yüce
duyguları çocuklara didaktik olmadan aşılamak ustalıkla başarılmış. (IV) Mekân
ve zaman kavramlarına apayrı bir bakış getirmesi, yaşamımıza eleştirel bakarken
aynı zamanda sevgiyle de yaklaşması, gelecekten söz ederken sıkıcı olmamayı
başarması eseri yükselten öğeler. (V) Mekân ve zaman kavramına getirdiği
sorgulayıcı bakış, hem çocuklara hem de büyüklere farklı bakış açıları
kazandırıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin
hangisinde sözü edilen yapıtın ya da yazarının yetkin olduğuna değinilmemiştir?
A) I. B) II. C)
III. D) IV. E) V.
26. Sanatçının yaşamının zenginliği ve çeşitliliği, tecrübelerinin
derinliği ve genişliği, onun ruhsal gözlemlerine ve düşüncelerine özel bir
değer katmaktadır. Hep kendi tecrübelerini anlatsa da asıl sergilemek
istediği insanların ortak yönleridir. Bunu yaparken kendi gözlemlerini
filozofların özdeyişleriyle de pekiştirmektedir. Kendisini çok alıntı yapmakla
eleştirenlere "Ben alıntılarımı ama özenle tartarak kullanırım."
yanıtını vermiştir. O, bizlere dersler dayatmak değil, bizi kendisiyle beraber, girişimlerini,
gözlemlerini ve düşüncelerini birlikte yaşamaya davet etmek ister. O,
tumturaklı sözlerden ve pırıltılı ama içi boş olan gösterişli
cümlelerden uzak durur. Yazıları kendi mizacına uygundur, doğallıktan
ayrılmaz, yazılarındaki bir anektod diğerini çağırır, yazdıklarında
bilmediklerini biliyor görünmekten sakınır.
Aşağıdaki deyimlerden hangisi parçadaki
altı çizili bölümlerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) Görmüş geçirmiş olmak
B) İnce eleyip sık dokumak
C) Mavi boncuk dağıtmak
D) Bilgiçlik taslamamak
E) Aynı potada erimek
27. Yazar romanlarında, kabul edilmiş
doğruları, alışılagelmiş çağrışımları ve tüm kabulleri yeniden irdelemeye,
bunların doğallığını bozmaya çalışır ve de bütün bunları okuyucunun rahatını
kaçıracak yöntemler kullanarak yapar. Örneğin yazar, gerçekçi bir anlatımı ansızın
bırakıp absürt bir anlatıma geçer veya tam siz kendinizi romanın akışına
kaptırmışken ansızın duruma müdahale edip size okuduğunuzun gerçek değil
kurmaca olduğunu söyler, siz de neye uğradığınızı şaşırırsınız.
Bu parçada yazarla ilgili olarak anlatılmak
istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtlarının anlaşılmasının belli bir
altyapı gerektirdiği
B) Yapıtlarını bütünüyle kurmaca olaylara
yasladığı
C) Okurun beklentilerini karşılamaya
yönelik bir kaygısının olduğu
D) Kalıplaşmış yargıları, okuru tedirgin
eden anlatım bi- çimleriyle sorguladığı
E) Bilimsel ve toplumsal gelişmelerden
etkilenerek kendini sürekli yenilediği
28. Onun şiirlerinde hepimizin bildiği
sözcükler hiçbirimizin bilmediği sözcüklere dönüşür. Çünkü usta şairin
şiirlerinde sözcükler, sözlüğün tutsaklığından kurtulmuş olarak
çıkar okurun karşısına.
Bu parçadaki altı çizili sözle, sözcüklere
yönelik olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çağrışımlara açık biçimde kullanılmamak
B) Okura duygusal yoğunluk yaşatmak
C) Günlük konuşma diline yaklaşmak
D) Okurun gerçeklerden uzaklaşmasını
sağlamak
E) Bilinen anlamlarının dışında anlamlar
yüklenmek
29. Alanya, size altı ay denizinden
yararlanabilmenize olanak sağlayan, senenin üç yüz günü güneşi görmenize fırsat
veren ender tatil yerlerinden biridir.
Bu cümlede aşağıda verilenlerden
hangisi yoktur?
A) Yaklaşma fiili
B) Sıfat-fiil grubu
C) Asıl sayı sıfatı
D) Kişi adılı
E) Ek fiil almış sözcük
30. Örtük ileti, bir yapıtın yazınsallık
ölçütlerinden birisidir. Bu nedenle bir yapıtın, yazınsal anlamda başarılı
sayılmasında, iletilerin aktarılma biçimi de dikkate alınır. Yazar, okura
kazandırmak istediği duygu veya düşünceyi yapıtta doğrudan aktarırsa hem
yazınsallıktan uzaklaşmış hem de okurun keyif alarak öğrenmesini engellemiş
olacaktır. Dolayısıyla okurların hem zevk almalarını hem de bir şeyler
öğrenmelerini sağlamak için yapıtlarda iletiler örtük olarak yer almalıdır.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi
çıkarılabilir?
A) Kapalı anlatımla oluşturulan yapıtlar,
okurun şaşırmasını sağlar.
B) İyi bir yapıtta yazar kendi yaşamından
söz etmez.
C) Yazarının okuru belli bir düşünceye
yönlendirmeyi amaçladığı yapıtlar yazınsallıktan yoksundur.
D) Bir yapıtın kalıcı olmasını sağlayan en
önemli etken açık ya da gizli bir ileti taşımasıdır.
E) Yetkin bir yapıtta okura ulaştırılmak
istenen mesaj dolaylı olarak anlatılır.
31. Aşağıdakilerin hangisinde ilgi
adılından sonra yaklaşma durum eki alan bir sözcük, dolaylı tümleç göreviyle
kullanılmıştır?
A) İmza günleri yazarın etrafındakilere
gülücükler dağıttığı şen günlerdi.
B) Bizim ev büyüklük olarak onlarınkine
benziyor.
C) Yazarın bu konudaki düşüncesi
sizinkinden çok da farklı değil.
D) Evdeki eski eşyaların hepsini
yenileriyle değiştirdik.
E) Köşe başındaki dükkânda aradığınız
küçük ev aletlerinin hepsini bulabilirsiniz.
32. Gülleriniz, gerekli hazırlığın
yapılması, doğru dikim, sonrasında bakım ve budama işlemlerinin tam vaktinde
uygulanmasıyla yıllar boyu, büyüleyici çiçekler açarak bahçenizi süslemeye
devam eder.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Yardımcı eylemle oluşturulmuş birleşik
fiil
B) Çoğul eki almış sözcükler
C) İsimden fiil yapım eki almış sözcükler
D) Olumsuzluk eki almış fiilimsiler
E) Zarf tümleci görevinde kullanılmış ad
takımı
33. Romancı, kişilerini önce tespit
eden, sonra tasarlayan ve onları istediği gibi yöneten ve yaşatan adamdır. Yani
romanda kişiler, romancının buyruğundan kurtulmuş değillerdir. Aksine
romancının buyruğuna tam bir itaatle boyun eğmiş, böylece her yerde gezip
dolaşmış, konuşup şarkı söylemişlerdir. Hiç şüphe yok ki kişiler hayatta olduğu
gibi romanlarda da kendi kaderlerini yaşarlar. Ama bu, onların arzuladıkları
gibi yaşadıkları anlamına gelmez. Çünkü onların yaşamlarının nasıl gelişeceğini
belirleyen romancıdır, kendileri değil.
Bu sözleri söyleyen kişi, roman
kişileriyle ilgili olarak özellikle aşağıdakilerin hangisini belirtmek
istemektedir?
A) Gerçek yaşamdan seçilmeleri gerektiğini
B) Bütünüyle romancının kontrolünde
olduğunu
C) İnandırıcılıktan yoksun olduğunu
D) Yaşamlarının yazarlarının yaşamıyla
örtüştüğünü
E) Yazarlarının ideolojik sözcülüğünü
üstlendiğini
34. Modern edebiyat incelemelerinin
temel belgesi, edebiyat metinlerinin kendisidir. Böyle olmakla birlikte,
edebiyat metninin yalnızca kendisiyle açıklanması her zaman mümkün olmaz.
Edebiyat metnini edebiyat araştırmalarında tek kaynak olarak kullanmada büyük
titizlik gösteren araştırmacıların çalışmalarında bile zaman zaman bir noktanın
açıklanabilmesi için başka verilerden yararlanıldığı görülür. Kaldı ki
toplumsal yapı, düşünce hareketleri, bilimler ve sanatlardaki gelişmelerin
dikkatten uzak tutulmaması, edebiyat incelemelerini zenginleştirip güçlendirir.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir eser incelenirken onun doğru
kavranmasını sağlayacak her türlü kaynaktan yararlanılmalıdır.
B) Her eser özgün bir yapıda
oluşturulduğundan değerlendirmesi de genel kurallarla yapılamaz.
C) Bir edebiyat ürünü, ait olduğu çağı tüm
yönleriyle yansıtır.
D) Edebiyat incelemesi, edebiyatın
devamlılığını ve gelişmesini sağlayan en önemli uğraşı alanıdır.
E) Bir eserin en sağlıklı
değerlendirilmesi yine eserde anlatılanlardan yola çıkılarak yapılır.
35. O ne der, bu ne der diye düşünmem;
iyi yapmaya çalışırım işimi yani en güzelini bulmaya, yazmaya çalışırım. Dilin,
kurgunun, üslubun en güzelini bulmak için büyük bir özenle çalışırım ama bunu,
kendim için yaparım; en sonunda da çıkan neticenin beni memnun etmesi için
yaparım. Dediğim gibi, edebiyat oyunlarından hoşlanmıyorum bu yüzden estetikten
ödün vermemeye kararlıyım. Aynı deltaya akan büyük bir nehrin kolları gibi
gerçeği, kuşatıcı boyutta ve çok yönlü aktarmayı tasarlıyorum.
Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin
yanıtı yoktur?
A) Yapıtlarınızı kaleme alırken okuru ve
eleştirmenleri dikkate alır mısınız?
B) Yapıtlarınızı hazırlarken çok titiz
davranmanızın nedeni nedir?
C) Yapıtlarınızla neyi, nasıl anlatmayı
planlıyorsunuz?
D) Yapıtlarınızda yazınsallığa sıkı sıkıya
bağlı kaldığınız söylenebilir mi?
E) Yapıtlarınızda sadece kendinizi
anlatmanız, yapıtlarınızı içerik bakımından sınırlandırmıyor mu?
36. (I) Paul Eluard, hem duygusal hem de
toplumsal şiirler yazan bir şair olarak 20. yüzyılın en büyük Fransız
edebiyatçıları arasında gösterilir. (II) Çağdaş şiirin çok yönlü etkilerine ya
da geleneğe kapalı kalmamıştır. (III) Hümanizm ve kübizm kökenli şiirin yanı
sıra, gençliğinde Baudelaire, Nerval ve Alman romantikleriyle ilgilenmiş,
Rimbaud'ya özel bir sevgi duymuştur. (IV) Eluard'ın şiiri, acıyı ve yoksulluğu
dayanışmacı bir ruhla aşmak isteyen, tüm dünyada yankısını bulan, derin bir
insanlık sevgisiyle doludur. (V) Eluard, geçirmiş olduğu gelişim süreci boyunca
ustaca bir saydamlık ve yalınlık içeren bir şiir diline ulaşmıştır.
Paul Eluard'ın anlatıldığı bu parçada
numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, Fransız edebiyatına
damgasını vurduğu söyleniyor.
B) II. cümlede, yeni ve eski şiirden
etkilenen bir şair olduğu belirtiliyor.
C) III. cümlede, özgünlükten uzak,
öykünmeci bir şiir yazdığı anlatılıyor.
D) IV. cümlede, şiirlerinin evrensel ve
insancıl özleri olduğu dile getiriliyor.
E) V. cümlede, biçemle ilgili bir
değerlendirme yapılmıştır.
37. İkinci Yeni şiiri, Türk şiirinin süregelen
akışı içinde bir kilometre taşı olmuştur. 1950'li yılların sonlarına doğru bu
şiir akımı kendisini duyurmuş ve 1960'lı yılların başında da kendi kendine
gündemden çıkmıştır. Özellikle Garip şiirinden sonra, şiirimiz yeni biçimler ve
olanaklar denemeye girişmiş ve bunun sonucu olarak da İkinci Yeni, hem Garip
şiirinin belli başlı unsurlarından kendisini yalıtmış hem de o güne dek
ülkemizde rastlanmayan bir dize yapısı ve sözcük kullanımı ile ortaya
çıkmıştır. Renk ve görsellik bu şiirde konumunu iyice belirginleştirmiş ve
imgenin kendi dilini oluşturmasına olanak sağlanmıştır. Böylelikle günlük
konuşma dilinden ayrı bir şiir dili oluşturulmuştur.
Bu parçadan İkinci Yeni şiiriyle ilgili
olarak aşağıdakilerin hangisine varılamaz?
A) Belirli bir süre içinde etkili olduğuna
B) Özgün yönlerinin bulunduğuna
C) Bazı öğelerin ön plana çıkarıldığına
D) Güncellikten ve yaşamdan
uzaklaşıldığına
E) Şiir geleneğimizde belirleyici bir
yerinin olduğuna
38. Bu şairler, bu alandaki akımlara
karşı çıkmak söyle dursun, şiirimizin geçmişine de sahip çıkarak kendilerine
yeni bir yol çizmeye çalıştılar. Şiiri, bir amaç olarak görerek yetkin bir şiir
dünyası oluşturmaya çalıştılar. Giderek şiirsizleşen bir toplumda şiiri gündeme
sokmak, şiirin gündemini oluşturmak, şiirin güncel ve kuramsal sorunlarını
tartışmak istediler. Bu dilekleri sözde de kalmadı. Bu şairler, hem şiir
geçmişiyle barışık bir kuşak oldu hem de şiiri yeniden gündeme taşıdı.
Bu parçada ele alınan şairlerle ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Şiirin estetik yönünü önemsedikleri
B) Geleneksel şiir birikimlerine değer
verdikleri
C) Şiirin gelişmesi için çalıştıkları
D) Hiçbir sanatsal anlayışa tepkisel
yaklaşmadıkları
E) Toplumsal temalı şiirler yazdıkları
39. Konya'nın (I)Karapınar
İlçesinin Anadolu'nun tek çölü olarak anılması boşuna değil. Göz(II)alabildiğine uzanan
düzlüklerle kaplı bu çorak bölge, volkanik oluşumları ve masmavi obruk
golleriyle gerçekten benzersiz. Ereğli yolunun ilk (III)sürprizi (IV)Meke
Gölü. (V)Ne var ki gölün kurumasını engelleyecek acil
önlemler alınmıyor.
Bu parçada numaralanmış sözlerin
hangisinde bir yazım yanlışı yapılmıştır?
A) I. B) II. C)
III. D) IV. E) V.
40. (I) Osmanlı ciltlerinin, ilk
örnekleri Fatih döneminden kalmadır. (II) Bu örnekler, Anadolu Selçuklu cilt
sanatından da oldukça belirgin izler taşımaktadır. (III) Önceki örneklerle
hemen hemen aynı olup, süsleme motiflerinde birtakım yenilikler göze
çarpmaktadır. (IV) Ciltçiler, sarayda lonca kurmuşlar; kendi aralarında kabiliyet,
kıdem ve alanlarına göre değişik rütbeler kullanmışlardır. (V) Öyle ciltler
yapmışlardır ki, tamamlanması için neredeyse, bir hanın hamamın inşaatına
harcanan para kadar para harcamışlardır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin
hangilerindeki virgüller (,) yanlış kullanılmamıştır?
A) I. ve III. B) I. ve
V. C) II. ve III. D) II. ve IV. E) IV. ve
V.
CEVAP ANAHTARI
1-E 2-C 3-C 4-B
5-D 6-E 7-B 8-E 9-A 10-C 11-C
12-D 13-E 14-E 15-C 16-E 17-A 18-C
19-C 20-E 21-C 22-D 23-B 24-A 25-E
26-C 27-D 28-E 29-A 30-E 31-B 32-D
33-B 34-A 35-E 36-C 37-D 38-E 39-A
40-D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.